Savaş. Ukrayna'dan hikayeler

Ukraynalılar savaş döneminde nasıl yaşadıklarını anlatıyorlar

«Duvarların her an üzerimize düşebileceğini anladık», Valeriya, Kharkiv – Lviv

tarafından | 17 Mart 2022 | Kharkiv, Lviv

 

Kharkiv’li olan Nadiya, «Uçaklar çok düşük uçtular ve biz ‘evimiz, lütfen, sağlam kal’ diye tekrarladık. Füze eve düşebilirdi veya onu kırabilirdi, o zaman evimiz patlayacaktı’ -diye anlatıyor. Arkadaşı Valeriya ile beraber Gagarina caddesindeki zemin katta bir daire kiralıyordu.

Kızlar her beş dakika patlamaların veya uçakların sesleri duyunca koridorda sakladılar. Sonra Nadiya’nın vaftiz babasına taşındılar, o metroya yakın bir evde oturuyordu, orada atımlarda saklayabildiler. Ben Valeriya ve Nadiya ile Lviv’de konuşuyorum. Onlar korku dolu, bu yüzden soyadları söylemek istemiyorlar.

Valeriya ve Nadiya öğrenciler. Nadiya psikolog olarak eğitim görüyordu ve lisans eğitimi bitirmek üzereydi. Valeriya terzi olarak eğitim görüyordu, 24 Şubat’ta savaş başladığı gün sertifika eğitimi için sınav verecekti. ‘Önceki gün bütün akşam aradığım beyaz tişörtü giymeye yetişemedim. Korumaya yetişemedim, hiçbir şeye yetişemedim…’, diye anlatıyor Valeriya.

Önce gıda alınabildi, ekmek getirildi. Marketler günde dört-beş saat açıktı, bu yüzden açmadan bir saat önce girişte uzun bir sıra oluşturuyordu.

Kızlar bir haftadır atımların altında yaşıyordu, mermi komşu evine düştüğünde, gitmeye karar verdiler. Bu kâbusu beraber yaşadılar, sonra da beraber kalacağını diyorlar. Gitmeden önce mağazaya gidip peynir ve meyveler aldılar. Ekmek almaya upuzun bir sırada bekleyip, üç tane ekmek aldılar. Kızlar yanına sadece kalın kıyafet ve battaniye aldılar. Vaftiz babasından eve gitmek mümkün değildi, bu nedenle birçok sevdiği şey evde kaldı.

Kızlar tren istasyonuna yürüyerek geldiler. Kharkiv’de ulaşım işlemiyordu ve metro istasyonlarında insanların yaşadığı sığınaklar kuruldu. Gönüllüler ve yönetimin çalışanları çocuklara lapa, boyama ve kalemler getiriyordu. Telefonlar için prizler ve şarj cihazları için uzatma kabloları vardı. Tren istasyonuna kadar taksinin ‘uçak bileti’ gibi fiyatı vardı: bir, iki, bazen ise üç bin grivnaydı (UAH).

Valeriya, «Bizim az vaktimiz vardı, çünkü saat üçte sokağa çıkma yasağı başlıyordu. Herşey çok çabuk ve dikkatlice yaptık. Her anda bombardıman başlanacağı ve duvarların üzerimize düşebileceğini anladık. Biz uçtuk, koştuk, yorulduk, bacaklarımız şişti, omuzlarımız sırt çantasından ağırdı, ama biz durmadık ve vardık. Bu yüzden çok güçlü olduğumuzu sanıyoruz’, – diye söylüyor.

Nadiya ile onun küçük erkek kardeşi gitti. Kız, tren istasyonunun çok kalabalık olduğunu hatırlıyor. Onlar ilanı beklediler, sonra trene bindiler. 60 yolcunun bulunduğu araçta yaklaşık 250 kişi vardı.

Şu anda kızlar, çocuklu kadınları alacak şekilde donatılmış bir fotoğraf stüdyosundalar. Valeriya’nın annesi, büyük kızının gitmesinden bir gün önce iki çocuğuyla Lviv’e gitti. Nadiya’nın annesi de gitmeyi planlıyor. Babası ve yaşlı ninesi Kharkiv’de kaldı.

Kızlar birkaç gün dinlenip, aileleri ile Uzhgorod’a gitmeyi planlıyorlar. Valeriya, Lviv’de zaman zaman duyulan hava saldırısı uyarlarından hala korkuyor. Böyle bir uyarının insanları korumak için yapıldığını ve belli bir yerde bombardıman olacağı anlamına gelmediğini anlıyor. Ama uyarı korkutuyor.

Nadiya savaştan sonra Kharkiv’e dönmeyi sayıklıyor. Valeriya’’nın kafasında tek bir düşünce var: hayatı nasıl güvenli hale getirebilirsin, nereden yiyecek alırsın, nereden su stoklayabilirsin.

Kız ‘Ben hayal edemiyorum’ diyor. Kafada bir şey olduğunda ama gerçekte diğeri gördüğünde – acı çekiyorsun. Şimdi yiyecek, içecek, uyuyacak yerimiz var, burada ılık ve yanında kafası kırık cesetler değil yaşayan insanlar var. Bu kadar. Daha başka bir şey isteyemem’.

 

Daha fazla hikaye